Ne güzel bir düşünce: “an”ın tadını çıkarabilmek.
Zaman hep akıp gidiyor ama biz çoğu zaman ya geçmişte ya gelecekte yaşıyoruz. Oysa hayatın özü, tam da şu an’da gizli. İşte bu yüzden, “an”ın kıymetini bilmek bir tür farkındalık, hatta bir çeşit bilgelik.
An’ın Tadını Çıkarabilmek
- Zamanın içinde hızla savrulurken, çoğu kez geçmişin pişmanlıklarıyla ya da geleceğin belirsizlikleriyle meşgul oluruz. Oysa hayat, ne geçmişte yaşanır ne de gelecekte. Hayat, sadece “şimdi”de var olur.
- Bir bardak çayın buharında,
Gün batımının renklerinde,
Sevdiğin birinin gülümsemesinde,
Yağmur damlalarının cama düşüşünde… - Her şey “o an”da gizlidir.
- An’ı yaşamak demek, bir şey yapmak zorunda olmak değil. Bazen sadece durup fark etmektir. Derin bir nefes almak, etrafına dikkatlice bakmak, o küçük ama büyülü ayrıntıları görebilmek...
- Çünkü hayat, kaçırdığın anların toplamı değildir.
Hayat, fark ettiğin anların birikimidir.
İnsanlar o anın tadını nasıl çıkarabilir?"
Aslında bu, modern yaşamın unuttuğu ama içten içe herkesin özlediği bir beceri.
İşte insanların o anın tadını çıkarabilmesi için bazı yollar:
1. Farkında Olmak
Şu anda ne yapıyorsun?
Nefes alıyor musun farkında olarak?
Duyduğun seslere, kokulara, vücudundaki hislere dikkat ettin mi?
Farkındalık, geçmişin pişmanlıklarından ve geleceğin kaygılarından uzaklaşıp "şimdi"ye gelmektir.
2. Yavaşlamak
Acele etmek alışkanlık haline geldi.
Yemek yerken telefonla ilgilenmek, yürürken bir sonraki adımı planlamak...
Ama “an”ı hissetmek için biraz yavaşlamak gerekir.
Yavaş yemek yemek, yavaş yürümek, yavaş konuşmak bile insanın içine huzur getirir.
3. Basit Şeylerden Keyif Almak
Sıcak bir kahve,
Güneşin tenine değmesi,
Kuşların sesi,
Sevdiğin bir şarkı...
Bunlar küçük ama ruhu besleyen detaylardır. Anı güzelleştirirler, eğer fark edilirlerse.
Ekranlardan Uzaklaşmak
Anı en çok kaçırdığımız yer: telefon ekranı.
Anın içindeyken onun yerine bir başka yerde olmaya çalışmak, yaşananı silikleştirir.
Gün içinde birkaç saat ekranı bırakıp etrafla ve insanlarla gerçek bağ kurmak, anın tadını çıkarmak için birebirdir.
İçten Bağ Kurmak
Birine gerçekten bakmak, dinlemek, anlamak.
Sohbetin tadına varmak, sessizliğin bile huzurunu paylaşmak.
İnsanla insan arasındaki gerçek temas, anı en çok yoğunlaştıran şeylerden biridir.
Yazmak veya Şükretmek
O an’ı not etmek, hissettiklerini yazmak, hatta sadece “teşekkür ederim” demek bile anı derinleştirir.
Bir nevi duraksama yaratır ve seni şimdiki zamana sabitler.
Üretmek
Resim yapmak, müzikle uğraşmak, dans etmek, yemek pişirmek…
Yaratıcılık anın içine girmenin en saf yollarındandır.
Çocukları İzlemek
Çocuklar anın içindedir. Ne geçmişe takılırlar, ne geleceği düşünürler.
Bir çocuğu oyun oynarken izlemek, "anı yaşamak" ne demek gösteren en saf örneklerden biridir.
Kısaca:
Anın tadını çıkarmak, kaçırmak istemediğin bir hayat tutumu.
Öğrenilen bir şey değil, hatırlanan bir şeydir. Çünkü hepimiz bir zamanlar bunu doğuştan biliyorduk.