Bilimsel açıklamalara göre beynimiz geceleri her şeyi abartıyor.
Araştırmalar gösteriyor ki, gece 21.00’den sonra – özellikle uykusuz kaldığımızda – beynimizin duygusal merkezleri (özellikle amigdala) daha fazla aktifleşiyor.
Öz denetim zayıflıyor, zihinsel dayanıklılık azalıyor ve bu yüzden olumsuz düşünceleri daha yoğun hissediyoruz.
Yani gece hissettiklerimiz, zihinsel yorgunluk ve biyolojik saatin etkisiyle normalde hissettiklerimizin çarpıtılmış hali…
Bir de üstüne karamsarlık ve sessizlik birleşince, her şey gözümüzde daha da büyüyor!
Aynı şeyleri sabah daha sakin ve gerçekçi bir şekilde değerlendirip bambaşka sonuçlara varabiliyoruz.
1. Uyku yoksunluğu ve zihinsel yorgunluk
Gün sonunda zihinsel olarak yorgun düşeriz. Prefrontal korteks (mantıklı düşünmeden sorumlu beyin bölgesi) yeterince etkin çalışamaz hale gelir. Bu durum, özellikle olumsuz duyguların artmasına ve küçük şeylerin büyükmüş gibi algılanmasına neden olabilir.
2. Melatonin ve serotonin dengesi
Gece saatlerinde melatonin salgısı artar, serotonin seviyesi ise düşebilir. Serotonin, ruh hali düzenleyici bir nörotransmitterdir. Düşük seviyeleri kaygı, depresyon ve aşırı düşünmeye (ruminasyon) yol açabilir.
3. Duyusal uyarım azlığı
Gece sessiz ve karanlık olduğunda dış uyaranlar azalır. Bu durum içsel düşüncelerimize daha fazla odaklanmamıza neden olur. Bu içe dönüş, bazen olayları daha karanlık, dramatik veya abartılı görmemize neden olabilir.
4. Kortizol seviyesi
Stres hormonu olan kortizol sabahları en yüksektir, geceleri ise düşer. Düşük kortizol bazı insanlarda anksiyeteyi artırabilir, çünkü vücut dengesizliğe karşı daha duyarlı hale gelir.
5. Ruminasyon (aşırı düşünme)
Gece yatağa girdiğimizde günün koşuşturması biter ve beyin “boşta kalır.” Bu durumda geçmişteki olaylar ya da gelecekle ilgili kaygılar zihne üşüşür. Ruminasyon, olayların olduğundan daha büyük ve çözümsüz görünmesine yol açar.
Özetle:
Geceleri beynimiz, hem biyolojik ritimler hem de psikolojik faktörler nedeniyle olayları daha karanlık, yoğun ve abartılı bir şekilde yorumlamaya meyillidir. Bu nedenle, gece alınan kararlar ya da yapılan düşünsel sorgulamalar genellikle daha dramatik olur. Bu yüzden “sabaha bırakmak” çoğu zaman daha sağlıklı sonuçlar doğurur.