Leyla Alaton, 1961 yılında İstanbul'da doğmuş Türk iş kadını, sanat koleksiyoncusu ve sosyal girişimcidir. Alarko Holding'in kurucularından İshak Alaton'un kızıdır ve Vedat Alaton'un ablasıdır. Annesi İsveçli Margarete von Proschek, babası ise Türkiye kökenli Musevi bir aileye mensuptur .
Eğitim ve Kariyer
İlkokul eğitimini Şişli Terakki İlkokulu'nda, ortaokulunu Sainte-Pulchérie Fransız Kız Ortaokulu'nda, liseyi ise Notre Dame de Sion Fransız Lisesi'nde tamamladı. ABD'de Fairleigh Dickinson Üniversitesi'nde işletme bölümünden lisans derecesi aldıktan sonra, New York Üniversitesi'nde endüstri psikolojisi alanında yüksek lisans yaptı .
ABD'de eğitim gördüğü yıllarda, Türkiye'den götürdüğü erkek kemerlerini satarak girişimcilik kariyerine adım attı. Bu girişimiyle iki yıl içinde iki milyon dolar ciroya ulaştı . 1986 yılında Türkiye'ye dönerek Üzeyir Garih'in asistanı olarak iş hayatına başladı. 1989'da Alarko Holding'de tanıtım koordinatörü oldu. 1993 yılında kendi şirketi Megatrend Halkla İlişkiler Danışmanlık'ı kurarak Aérospatiale ve Alcatel gibi dünya devlerine danışmanlık yaptı .
Sosyal Sorumluluk ve Sanat
Leyla Alaton, kadın hakları ve sosyal girişimcilik konularında aktif bir savunucudur. Kadın girişimciliğini desteklemek amacıyla Türkiye Kadın Girişimciler Derneği'nin (KAGİDER) kurucu üyelerindendir. 1993 yılında Davos Dünya Ekonomik Forumu tarafından "Geleceğin Liderleri" arasında gösterilmiştir Sanata olan ilgisiyle tanınan Alaton, çağdaş sanat koleksiyonlarıyla bilinir.
Ödüller ve Onurlar
Leyla Alaton, 2014 yılında Fransa tarafından "Légion d'honneur" (Onur Nişanı) ile ödüllendirilmiştir .
Kişisel Yaşam
Mehmet Günyeli ile evlenmiş, ancak 11 yıl sonra boşanmıştır. Bu evlilikten Efe Eros ve Alp Atlas adında iki oğlu vardır
Güncel Gelişmeler
Son dönemde yaptığı açıklamalarla gündeme gelen Alaton, lüks çanta takmanın "fiyat etiketiyle yürümek" gibi bir algı yarattığını ve bunu "görgüsüzlük" olarak nitelendirdiğini ifade etmiştir .Leyle Alaton katıldığı bir programda yaptığı açıklamalarla gündem oldu. Alaton;"Pahalı çanta taktığında fiyat etiketi ile yürüyormuş gibi oluyorsun. Ben bunu çok ayıplıyorum. Utanç verici bir şey bence. Annemden hep şu görgüyü aldım; mesela bir mücevher bile senden çok parlıyorsa, bir kişi sizin yüzünüzden evvel kolyenize bakıyorsa, onu takmamanız gerekir. Hiçbir zaman giydiğim, taşıdığım, taktığım bir şeye güç atfetmedim.Babamın aldığı deri koltuğu 40 yıl kullandım, şimdi de oğlumun bürosunda duruyor. Almaya mecbur değil isen pahalı eşyalar büyük bir savurganlık gibi. Mesela az sonra Denizli'ye gideceğim bir iş seyahati için, elbette ekonomi sınıfında uçacağım, özel koltuğa ne gerek var, bana bunlar anlamsız geliyor." dedi.
